www.mp3dinle.be
     Ana Sayfa
     GALERİ
     İletişim
     Forum
     şiirler
     Ziyaretçi defteri
     Sayaç



MAVİ HAYALLER - şiirler



ölesiye özledim
derbeder tarih 17.03.2010, 10:59 (UTC)
 Bu gece hep yanımdaydın benim
Işık oldun karanlık geceme
Hayalin canlandı gözlerimde
Bu gece seni ölesiye özledim



O an vakit dursun istedim
Her kapı çalışında gelmeni diledim
Duvarlarla konuştum sen diye yine
Bu gece seni ölesiye özledim



Sessizlik ve sensizlik var bu odanın içinde
Dışarıda uğultulu bir ayz var sevgilim
Gelmeni istedim dışarıdaki yağmurla birlikte
Bu gece seni ölesiye özledim



Dün gece sensiz geçti yine
Umutlarım tükendi gözyaşlarımla birlikte
Sel gibi akıp geçtin gönlümden
Dün gece seni ölesiye özledim


 

GÖNÜL OKYONUSUNUN SUYUDUR SEVGİ
ADEM GÖK tarih 12.03.2010, 09:45 (UTC)
 Gönüllerde olmuş sevgi umut
Kalplerin fethinin sırrıdır sevgi
mana Sevgi soyut, sevgi somut
Gönlün kapsının anahtarı sevgi

Sevgi mutluluk, sevgi insanlık
Sevgi gizem, sevgi gözle bakış
Sevgi dokunan gönülde nakış
Gönüllerin açılış kapısıdır sevgi

Sevgi kısmettir, sevgi selamet
Sevgi devlettir, sevgi servet
Sevgi gönülden gönüle sohbet
Ömrün manası tuzu biberi sevgi

Sevgi insanların doğan güneşi
Sevgi gönüllerin de fildişi kulesi
Sevgi akan çeşmenin içilen tası
Gönül okyanusun suyudur sevgi



 

SAĞI ÖZLEM SOLU ÖZLEM
ADEM GÖK tarih 12.03.2010, 09:38 (UTC)
 Tende canın, canda tenin
Sağı özlem, solu özlem
Aşk yolunda ruh bedenin
Dağı özlem, yolu özlem

Pervanedir kalp canana
Uçar ona yana yana
Gözlerimden yâr bak ona
Koru özlem, külü özlem

Özlem dolu içim dışım
Yokluğunda bil berduşum
Firkatinle tutuşmuşum
Narı özlem, hali özlem

Göremezsem nurlu yüzün
Benliğimi kaplar hüzün
Ayrı geçen ömrümüzün
Günü özlem, yılı özlem

Kandım aşka, ziyan akla
Narı başka tadı ekstra
Sevgin kalbimde orkestra
Sazı özlem, teli özlem

Kirpik süsümü silmeden
Yıllar yılı kesilmeden
Yüreğimde eksilmeden
Sarsın Delibal’ı özlem
 

YORULDUM YOKUŞU
MAVİ DÜNYA tarih 12.03.2010, 09:02 (UTC)
 Gülerek öleceğim günlere ermek için
mutlu ilan etmek için kalbimi yenibaştan
yenibaştan düşlerimi zamana sunuyorum

Ömrümüzü, fazladan bir günmüş gibi yaşamak
çıplak etin cüretiyle yaşamak sevdiceğim
yaşamak, hangi nehrin tekrara gelmez akışı?

Hangi nehrin akışı teselli eyler bizi
şimdi kimin derdidir kim bilir yağan yağmur
kim bilir bu ölümlü kalbimizin kaçıncı sevişmesi

Kaç zamandır tez dönerim cevapları veriyorum dünyaya
bilmiyorum hangi aşkın şiddeti alıkoymuş aklımı
kalbim, kaç bin cevaplı sualin karşısında
kaç onulmaz yaranın dermanı bende kalmış

Görülmemiş rüyaların şahidiyim nicedir
nicedir yıldızlarla meşgul gözlerim
yeşil suyu süzülmüş yapraklarla bir
daldan düşen gül sesleri geliyor düşlerimden
düşlerimden geliyor ebedi yalnızlığım

Göğe ermiş dalların yalnızlığı var bende
bende gönlünü bilmez bir ermişlik var
bir çocukluk itirazı kalmıştır yüreğimde
ölüme bir güzellik katmamış gözyaşlarım
hiç kimse gözyaşlarımı hak etmemiştir

Hiç kimse gözyaşlarını hak etmemiştir
bundandır düşlerimiz göklerle meşgul
bunun için boynumuzun yağmurda kanaması
boş göllerin mavisiyle övünmemiz bundandır

Orda hüzün saflarını aralayan çocuklar
arşa revan dallarda kuş sesleri ararken
her metalin külüne yer verdik içimizde
görmedik köküne kötülük sinmiş karanfilleri
gecelerin adamıydı günlerin kahramanı
görmedik parmak boğumları kesik avcılar
beton balık heykelleri ararmış denizlerde
denizin parlattığı kibar yerliler
ılgınlar,aylaklar,kemik zıpkınlar
zağarlar,sazdamlar,yağlı tohumlar
ayazda parlayan demir çapaklar
görmedik altın damarları parıldarken şiirin
yeraltı odalarına sinmiş karaltıları

Oysaki hikayemiz baştan belli sevdiğim
yolların yetmezliğinden söz etmemiz bahane
beyhude sürgün halkın aşkını yaşatma gayretimiz
kimbilir kaç bin körün şaşkınlığı var bizde
kimbilir kaç bin sağır sürgünün aymazlığı var artık
kim gecenin adamıdır kim günün kahramanı
öyle aşkın saflarından çekilmiş müminleriz
öyle kendi yüzlerine hasret gitmiş sürgünler

Göçüyor ateşten sözlerle ördüğümüz kuleler
göçüyor yeni yeni kar tutmaya başlamış yollarımız
yollarımız yürünmeye değer mi bilmem artık
artık bilmem bu dünyadan kendi payıma
gülerek öleceğim bir ölüm düşecek mi
mutlu ilan edecek mi kalbimi kardeşlerim
sabahın seherinde puslu bir dağ başında
bir dostun mezarı hazırlanırken!
 

MUTLULIUK
ADEM GÖK tarih 12.03.2010, 09:00 (UTC)
 Dünyanın beklentisi
İnsanların aradığı
Yalnızca tek kelime
Mutluluk mutluluk

İnsanlar şu fani dünyada
Neler isterler neler
Aslında doğru değil bunlar
Onların istediği
Yalnızca mutluluk
Mutluluk
 

HÜZÜN
ADEM GÖK tarih 12.03.2010, 08:52 (UTC)
 Harab olmuş bu ruhum ister mi hiç yaşamı
Aslı asdarı yoktur yaşam daima hüzün
Anlamadım nasibim mutsuzluk ve tasa mı?
Kalem bile isyankar hüzün yazıyor hüzün

Hiç keyfim yok,utanır,sıkılır ve ağlarım
İsyan eder bu gönlüm dere gibi çağlarım
Sırtını döndü bana sırt verdiğim dağlarım
Yalnızlığın kucağı hüzün kokuyor hüzün

Kurtların sofrasında meze gibi olunca
İnsan bir kez düşünür gülen benzi solunca
Duvara yumruk atıp saçın başın yolunca
Aynaya bak karşında hüzün duruyor hüzün.

Gölge gibi takipte lanetli bulut gibi
Başımdan eksik olmaz insanların laneti
Yağıyor geceleri yastığıma kar-tipi
Rüyalarımda bile hüzün görürüm hüzün.

Camiye,kiliseye,bütün tapınaklara
Gittim çözüm olmadı yaş aktı yanaklara
Muhtaç oldum,el açtım tuttuğum çanaklara
Vallahi tükürdüler hüzün yine de hüzün

Karadır bu yazımız,yazımız kara bizim
Gözümüzden akan yaş gönlümüz yara bizim
Hasta bir millet olduk cümlemiz sara bizim
Sağımız ve solumuz hüzün üretir hüzün.

Sesimiz çıkmaz diye sizler habire düzün
Zalim neden kızarmıyor bir kez olsun hiç yüzün
Başka hüzün kaldı mı diye kısası sözün
Dere tepe demeden hüzün aradım hüzün.
 

<-Geri

 1 

Devam->


ADEM GÖK
SİTEYE
HOŞGELDİNİZ..........
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol